Harcama çılgınlığının yaşandığı en büyük alanlardan biri de
bebek sahibi olmaktır.Kadınlar için anne olmak çok önemli bir olgudur. Çünkü o
yaşa kadar hep annesini örnek almıştır. Ve onun gibi biri olmak annelik yapmak
istemektedir. Esasen kadınlarda analık ve anaçlık duygusu doğasındandır. İşte
bu nedenlerden dolayı da hamilelik ve ilk annelik dönemlerini birazcık
abartırlar. Hele birde kadın ve erkek ilk bebeklerini bekliyorlarsa bebeğin
anne karnına düştüğü ilk andan itibaren bir harcama çılgınlığının içinde
bulurlar kendilerini. Zaten bu acemi anne baba adaylarını pusuda bekleyenlerde
vardır. En başta kadın doğum uzmanları, sonrada alış-veriş merkezleri. Anne
adayı baba adayının da ilgisini çekmek ve birazda merakından dolayı nerdeyse
her gün doktora gitmek istemektedir. Tabii baba da heyecanlı. Bebeğini taşıyan
anneyi de kırmak istemediğinden her söylediğine evet demek zorundadır eşinin.
Bu yüzden harcamalara ses çıkartmaz. İlk hamile miyim değimliyim diye giderler
doktora, doktor hemen sekizinci haftada tekrar gelin kalp atışını dinleyelim
der. Zaten o sesi duyan anne baba artık her gün doktora gitmek isterler. Çünkü
anne baba çok duygusal bi döneme girmişlerdir. Ve her ay düzenli olarak hatta
bazen de arada meraklarından doktora gitmeye başlarlar. Doktor durumdan memnun
gelsin paralar gitsin hastalar, dolsun keseler… olan bizim acemi anne babaya
olmaktadır ancak bunu bebek ilk bebeklik dönemini atlatana kadarda fark
edemezler o zamanda zaten iş işten geçmiş olur. tabiki doktora gitmeli
muayenemizi olmalı gerekli testlerimizi yaptırmalıyız. Ancak özel kurum ve
muayenehanelerin bizi gaddarca sömürmesine, hassasiyetimizden ve
duygusallığımızdan faydalanmasına izin vermeden. Bunun içinde devlet
kurumlarını tercih etmeli buralardaki haklarımızı da iyi bilmeliyiz.
Birde kadın aş eriyorsa eyvah. Baba adayı gece mevsimi de
olmayan bir yiyecek aramaya çıkar. Her yerde de bulunmayan bu yiyeceğe normal
değerinin birkaç katını bile ödemesi olağandır. Çünkü bebeğinin annesinin canı
çekmiştir bir kere. Hele birde bebeğin doğumdan sonraki harcamaları var ki
sormayın. Bu abartısız bazı kişilerde daha evlenmeden anne evindeyken başlar.
Kız annesinin evindeyken (annelik duygusu doğuştandır ya) başlar; bebek
yastığı, patikler, battaniyeler, hırkalar, minik elbiseler örer diker koyar.
Bide cinsiyete göre pembe ve mavi her ikisinden de yapanlar var. İleriyi gören
bir milletiz biz! Yahu be kardeşim nerden biliyorsun bebeğin ayağının ölçüsünü,
ya bebek yaz bebeği olurda battaniyeye ihtiyaç olmazsa, patiklere ihtiyaç
olmazsa, ya en kötü ihtimal(Allah herkese hayırlısını versin) bebeğiniz
olmazsa. Evlendikten ve hamilelik öğrenildikten sonrada alış-veriş devam eder.
Şirin geliyor diye her önüne geleni satın almak isterler. Zıbınlar, elbiseler
ayakkabılar oysa onları kullanma ihtimali çok düşük. Zaten ilk altı ay bebek
anne baba tarafından yere bile konmayacağından ayakkabı giyme ihtimali sıfır.
Ama onlar doyumsuzca almaya devam ederler. Karyolalar, nevresim takımları daha
doğmadan oyuncaklar. Hele birde bebek erkekse baba da açar kesenin ağzını.
Diğer taraftan da anneanneler, babaanneler hazırlıklara başlarlar. Tabii bütün bunları
koyacak geniş birde ev lazım. Varın durumun vehametini siz düşünün. Bide
kazanan kazanmayan bütün anne babaların bunları yapmak istediğini düşünürsek,
borçlanmaların sebebi de ortaya çıkar. Sonra peşinden olmasını hiç
istemediğimiz huzursuzluklar başlar.
NEJLA ASLAN