12 Ekim 2011 Çarşamba

Dizilerde Tüketilen Ahlak


Bu aralar televizyonlarda yayınlanan dizi filmlere bakıyorum da hayretler içerisinde kalıyorum. Olan olaylar öyle izleyene kültür,bilinçlilik ya da herhangi faydalı bir şeyler öğretecek cinsten olmadığı gibi ne dinen ne de sosyal olarak toplum ahlakına uygun ve normal karşılanabilecek şeyler değil. Bundan birkaç yıl öncesinde insanların başkalarından duyduklarında ‘’aman evin içinde böyle kötü şeyleri konuşmayın” dedikleri ya da duydukları zaman kendileri yaşamadığı halde yüz kızartan olaylar öyle sıradan ve doğal temellere dayandırılmış ki izleyenler de artık bu olaylara “ya ama o da öyle olmasını istemezdi” gibi dizi karakterlerini haklı çıkarıcı bahaneler bulmaya başladılar. Benim yazmaya bile haya ettiğim şeyler yaşanıyor ve toplum bunlara alıştırılıyor. Dizilerde kimi babası ile ortak sevgiliye, kimi kardeşi ile ortak sevgiliye sahip. Ne garip. Ama toplumumuz artık bu tür olayları garip karşılamadığı gibi olağanmış gibi bir gözle görmeye başladı. Hatta gelişme çağındaki gençlerimiz onlara özenti duymaya , onlar gibi gizemli ilişkiler yaşamaya başladılar. Çünkü dizide kardeşinin sevgilisi ile yolda tesadüfen çarpışan ya da karşılaşan ağabey ilerleyen bölümlerde gayet masumane! Aşk yaşamaya (sözde aşk) başlıyorlar. Ve bunu sanki sıradan ya da olması illaki gereken bir olaymış gibi sunmaya başladılar. Yani şaşırıyorum. Be adam aşk bu kadar kolay ya da bu kadar sıradan ya da bu kadar kim olursa olsun fark etmez bir şey mi? Dünyada bütün insanlar bitti de sadece babanın ya da kardeşinin sevgilisi mi kaldı. Hani nerde arına boğulmak? Bu kadar iradesiz, benliksiz mi artık insanlar. Ya da duygular bu kadar basiretsiz ve basit mi oldular artık. Hayvanlarda bile sahiplenme ve koruma dürtüsü varken bizim insanlarımız bu kadar mı ahlak mevhumundan yoksunlaştılar. Ve merak ettiğim bir şey daha var. Tabi arz-talep meselesi denilecek ama, bu dizi filmlerin yapımını, seyre koyulmasını sağlayan insanların sorumlulukları ya da toplum adına korkuları yok mu? “ya bir gün toplumumuz bu dizilerdeki gibi bir hale bürünürse” diye düşündükleri olmuyor mu acaba? Kültürden, eğitimden bahsediyorlar. Ağzını açan herkes eğitim şart diyor. Bu nasıl bir eğitim peki? Ne katıyor bu diziler eğitim ve kültür adına bize. Bizim geleceğimiz dediğimiz gençlerimize.Ben söyleyeyim ne kazandıracağını;Öncelikle hemcinslerine ve karşı cinse karşı bakış açıları değişecek. Birbirlerine karşı güvensizlik oluşacak. Gizli, saklı, ayıp denen bir şey kalmayacak. Saygı kavramı yok olacak. Her şey ulu-orta yaşanmaya başlayacak. Ahlaksızlığı sanki olağan bir olaymış gibi izleyen genç beyinler , bunları orada oynayan ünlülerin hayatını bu hale getirdiğini zannederek, kendisi de böyle bir hayatı yaşarsa ,o ünlüler gibi parıltılı bir hayata sahip olabileceğini zannedecek. Oradakiler gibi giyinmeye, gezmeye, eğlenmeye özenenler bunu yaşayabilecek maddi ve sosyal ortamları yaratamadıkları için bunalıma girecekler ve aile içi parçalanmalar yaşanacak. Dahası sorunlu birey, sorunlu aile ve sorunlu bir toplum ortaya çıkacak. Ve de-jenere olan ahlak artık de-var olacak. Ahlak kuralları tükenen bir toplum da tükenmiş bir toplum olarak var olmaya çalışacak. Bu yüzden gelin biz talep etmeyelim. Onlar da bizim talebimize arz etmesinler. Reyting ve maddi kaygılar güderek diğer taraftan toplumu çökertenlere cevabımız ancak bu olabilir.                                                                                              NEJLA ASLAN


1 yorum:

Eren dedi ki...

Size katılıyorum, televizyondaki yozlaşma beni de çok rahatsız ediyor, yaşanılan yanlış ve ahlak anlayışımıza uymayan şeyler bilinçaltımızı etkiliyor, bir zaman sonra bunları normal karşılamaya başlayacağız.