6 Ekim 2011 Perşembe

Oyuncak Yerine Sevgi


Çocukları oyuncağa boğmak, ebeveyn ve çocuklar arasında gerekli olan duygusal yakınlığın yerini tutmuyor. Çalışan anne babalar özellikle de biz öğretmenler çocuklarımıza yeterince zaman ayıramadığımız için , onlara olan ilgi eksikliğini oyuncakla kapatma yolunu tercih ediyoruz. Eve giderken en parıltılısından bir oyuncak alıp öyle gidiyoruz. Kendimize ve çocuğumuza karşı duyduğumuz suçluluk duygusundan kurtulmak için. Biz bu duygularla boğuşurken çocuklarda alışkanlık haline getirip her gün bir oyuncak beklentisine giriyor ve elindekilerin kıymetini bilmiyor. Daha da önemlisi hatta en önemlisi çocuk oyuncağa dalarak bizi unutuyor biz de “ çocuk nasıl olsa oyuncakla oynuyor, bu sırada ben de ütümü halledeyim,yemeğimi yapayım,çamaşırları ya da bulaşıkları makinaya koyayım,hatta o nasıl olsa oynamaya devam ediyor ben birazda internete takılayım”diyerek kendimizi çocuktan soyutluyoruz. Böylece çocuğun sevgi ve ilgi ihtiyacı karşılanmadan kalıyor. Oysa hiçbir oyuncak annenin ya da babanın sıcacık bir dokunuşunun , sıkıca bir sarılmasının yerini tutamaz. Göz göze gelmenin ve ona tebessüm etmenin güvenini ve mutluluğunu hiçbir oyuncak asla sağlayamaz. Sürekli yeni oyuncaklar almak yerine zamanımızın bir kısmını ona ve onunla oynamaya ayırmak hem çocuğumuzun sağlıklı bir birey olmasını sağlayacaktır hem de bizi oyuncağa yatırılan paradan(maddi külfetten) kurtaracaktır. Hatta keşke kendi oyuncaklarımızı kendimiz yapabilsek. Bütün uzmanların savunduğu şey hazır alınmış oyuncakların aslında bir şey öğretmediği, hatta hayal gücü ve yaratıcılığı öldürdüğüdür. Bunu biz ebeveynler yapıyoruz. Şu anda hayatımızda alaturka anılar olarak kalan o eski oyuncak ve oyunlarımız aslında bize çok şeyler katmışlardır. Hazır oyuncakların çocuklara kazandırdığı “armut piş ağzıma düş” olgusunu , bizim alaturka dediğimiz iki tahtayı birbirine bağlayıp altlarına da lastikten dört tekerlek yaptığımız o traktör modelleri yenecektir mutlaka. Çünkü çocuk hem kendi emeğinin olduğu, kendi hayalleri ile oluşturduğu, kendi eserini görmekten ve onunla oynamaktan büyük haz duyacak hem de bir eşyanın başka bir şeye dönüşme sürecini görecek, hem de ebeveyni ile hem kaliteli hem de yaratıcı bir zaman geçirecektir. Dolayısıyla bizim kolayımıza gelen (işlev olarak) ama maddi olarak bizi zorlayan oyuncak olgusundan kurtulduğumuz gibi kendimizi vicdanen de rahat hissedeceğiz 
Ve her gün yeni bir oyuncak almak yerine eve geldiğimizde onu kucağımıza alıp sarılıp öpüp ona bugün neler yaptın , günün nasıldı gibi sorular sorarak sohbet etmek dünyanın en güzel oyuncaklarından daha mutlu edebilir bir çocuğu. Zaten emin olun ki siz birkaç defa bunu yaptığınız zaman bir gün siz unutsanız bile o gelip sizden bunu isteyecek , hatta bir gün o size “anneciğim ya da babacığım günün nasıl geçti” diye soracaktır. Hem çocuğunuz sizi şartsız da sevebileceğini anlayacak , sizi sevmesi sizinle ilgilenmesi için sizden pahalı hediyeler beklemesine gerek olmadığını kavrayacaktır. Bu sadece sizin için geçerli olmayacak , çocuk bunu genelleyerek ilerleyen yaşamında da karşılık beklemeyecek dolayısıyla hem üzmeyecek hem de üzülmeyecektir. 
Gelin bir hafta bu söylediklerimi deneyin hatta birlikte bir oyuncak yapın. Göreceksiniz siz çocuğunuzdan daha çok zevk alacaksınız. Kendinizle ve çocuğunuzla gurur duyacaksınız. Denemesi bedava…..
                                                                                                                              NEJLA ASLAN

Hiç yorum yok: