28 Ocak 2012 Cumartesi

KEKEMELİĞİN GELİŞİMSEL SEYRİ



KEKEMELİĞİN GELİŞİMSEL SEYRİ: “ Kader Değildir; her yaşta çözümü vardır.”

1- Bütün çocuklar 3 yaşlarında her 1.000 sözcüğün 45 tanesini takılarak ve tekrarlayarak söylerler ( Johnson, W). Çocuğun, anadilinin dilbilgisi kurallarını yeterince öğrenemeyişi, kelime dağarcığının yeterince gelişmemiş olması gibi sebepler bu takılma ve tekrarlamaların ana sebebidir. 3 yaşındaki bir çocuk için bu takılma ve tekrarlar doğaldır.

2- Çocuğun konuşmasındaki doğal takılma ve tekrarlamaların ebeveynleri tarafından fark edilmesi,

3- Çocuğun konuşmasındaki doğal akıcısızlıkların ebeveynler tarafından eğlenceli bulunması,

4- Çocuğun konuşmasındaki doğal akıcısızlıkları ebeveynlerin merak ederek ilgilenmeleri,

5- Ebeveynler çocuklarının konuşmalarındaki doğal akıcısızlıkların kekemeliğe dönüşeceği düşünürler. Bundan dolayı ilerleyen yaşlarda çocuklarının yaşayabileceği en kötü senaryoları yazmaları ve sonrasında bu durumlara karşı geliştirmiş oldukları kaygı,

6- Ebeveynler çocuklarında gözlemledikleri konuşma hatalarını 3 yaşından önce konuşmayı öğreniyor öngörüsüyle genelde normal kabul ederler.

7- Çocuklar ortalama 3 yaş civarında yetişkin dil yapısına benzer bir dil yapısı kullanmaya başlarlar. Bakkal amca, eve gelen misafir, yolda ilk kez karşılaşılan bir teyze ile konuşmayı denerler. Bu durumları gözlemleyen ebeveynler bu güne kadar çocukları için konuşmayı öğreniyor yakıştırmasını yaparlarken bu günden sonra çocuklarının konuşmayı öğrendiğini düşünürler.

8- Ebeveynler çocuklarının konuşmasındaki en küçük hataya bile dikkat ederler. Eğer çocuklarının konuşmalarındaki hatalar takılma ve tekrarlama türünden hatalarsa hiç beklemeden bu durum için zihinlerindeki tek kelimeyi kullanırlar: Ke-ke-me-lik,

9- Bugüne kadar çocuklar takılıp tekrarlasalar bile bunlar zorlanmasızdır. Çocuklarda takılma ve tekrarlamalardan bir kaçış yoktur.

10- Çocuklarının konuşmasındaki takılmalar için bir kez kekemelik terimini kullanan ebeveynler nasıl ki konuşma sorunları konusunda herhangi bir eğitim almadan çocuklarının konuşmasında gözlemledikleri takılma ve tekrarlar için kekemelik tanısını koydularsa çok geçmeden çocuklarına sakin konuş, yavaş konuş gibi eleştirilerde bulunarak çocuklarının dikkatini kendi konuşmalarına çekerler.

11- Bugüne kadar konuşmalarındaki takılmaları ve tekrarlamaları önemsemeyen çocuklar kendi konuşmaları konusunda yöneltilen eleştirilerin sıklığının da artmasıyla bir şeylerin ters gittiğini düşünürler ve hastalıklı psikolojisine bürünürler.

12- Çocuklar bu andan sonra konuşmalarındaki hataları gizlemek ve eleştirilere daha az maruz kalmak için daha az konuşmayı tercih ederler. Çocuğun çevresindeki insanlar bu suskunluğuna bir anlam veremezler ve çocukta içe kapanma, çekingenlik, özgüven eksikliği gibi psikolojik sorunların olduğunu düşünürler.

13- Bu durumla birlikte bugüne kadar 1 cil dönem kekemeliği yaşayan çocuk 2 cil dönem kekemeliğine geçmiş olur.

14- Çocukların eleştirilere maruz kaldıkları süre arttıkça kekemelik problemi de çocuk bünyesinde iyice yerleşmeye başlar.

15- İlk başlarda sadece cümlenin en başında tek heceli kelimelerde görülen tekrarlamalar zamanla takılmalara dönüşür ve hece başı sözcük başı düzeyde devam eder.

16- Tekrarlamaların ve takılmaların sıklığı artar ve çocuğun konuşmasında oluşan akıcısızlık ebeveynlerle birlikte paralel olarak başka insanların da dikkatini çeker.

17- Başka insanların da çocuğun konuşmasında oluşan akıcısızlıklara dikkatlerini yöneltip çocuğa uyarılarda bulunmaları çocuğun yaşadığı engellenme duygusunun sıklığını artıracaktır.

18- Yaşanan her engellenme duygusu takılma ve tekrarların çocuğun konuşmasına birazcık daha yayılması ve yerleşmesi anlamına gelecektir.

19- Takılma ve tekrarların çocuğun konuşmasındaki sayısının artışı demek ebeveynlerin birazcık daha üzülmelerine ve paniklemelerine yol açacaktır.

20- Bu panik durumda ne yapacağını bilemeyen ebeveynler çocuğu hocaya okutma, çocuğa kanarya suyu içirme, psikologa gitme gibi nafile çalışmalar yapacaklardır.

21- Ebeveynlerindeki bu panik durumunu gören çocuk kendindeki problemin tahmin ettiğinden daha büyük olduğunu düşünecek ve nasıl söyleyeceğine ne söyleyeceğinden daha da fazla dikkat etmeye başlayacaktır. Bu durum çocuğun daha çok takılmasına ve tekrarlamasına ve daha az akıcılıkla konuşmasına sebep olacaktır.

22- Yani; atlıkarınca misali ebeveynlerin kaygısı arttıkça çocuk daha fazla takılacak; çocuk daha fazla takıldıkça da ebeveynlerin kaygısı artacaktır.

23- Bazen çocuğun konuşmasındaki takılmalar azalacak bazen de bir süreliğine geçecektir. Ebeveynler bu duruma sevineceklerdir. Bilmezler ki bu durum çocuklarında oluşan kekemeliğin sinsice ilerleyişidir.

24- Çocuğun okula başlaması ve arkasından okumayı öğrenmesiyle birlikte önceleri sadece konuşmada olan takılmalar okumaya da bulaşacaktır.

25- Her 100 çocuktan 5 tanesi hayatlarının bir döneminde kekemelik yaşar. Bu 5 çocuktan 2 tanesi kekemeliğin başladığı yaşlar olan 2-3 yaşından ilkokulun başlamasına kadar geçen sürede kendiliğinden iyileşir. 2 tanesi ise ergenliğe kadar geçen sürede tedavi alarak iyileşir. İyileşmeyen 1 kekeme ise hayatı boyunca kekemelik yaşayabilir ve probleminin adı kronik kekemeliktir.

26- Çocuğunuzda kekemelik başlamış ve üzerinden geçen süre de 6 ay geçmeden iyileştiyse çocuğunuz iyileşen ilk 2 kekemeden biridir. Eğer üzerinden 6 aydan fazla bir süre geçtiyse korkarım ki ergenliğe kadar iyileşen 4 kekemeden ziyade sizin çocuğunuz kronik kekemeliğe doğru ilerlemektedir.

27- Ailede kekemelik öyküsünün olması ve problemin başlamasının üzerinden geçen süre uzadıkça kekemeliğin kalıcı olma ihtimali artar. Bu yüzden bu tür çocukların fark edilir edilmez hemen izlemeye alınıp ebeveynlerinin de kekemelik ve gelişimi konusunda bilgilendirilmeleri gerekmektedir.

28- Başlangıçta Hece Başı Sözcük Başı takılma ve tekrarlar ile başlayan problem zamanla her bireyde farklı bir şekle bürünür ve;
o Konuşmaya başlayamama,
o Duraksama,
o Uzatma,
o Sözcük ve hece tekrarları,
o Sesli ve sessiz bloklar şeklinde kendini gösterir.

29- Bazen bu durumlara;
o Sesli nefes alma,
o Islık,
o Burun çekme,
o Üfleme,
o Dil şaklatma,
o Çene hareketleri,
o Dil çıkartma,
o Dudak sıkma,
o Çene kaslarında gerginlik,
o Başı öne arkaya tarafa çevirme,
o Zayıf göz kontağı,
o Sürekli etrafına bakınma,
o El-kol hareketleri,
o Bacak hareketleri,
o Ayak vurma ya da sallama,
o Gövde hareketleri gibi konuşmada gözlenen ikincil davranışlar dediğimiz davranışlar da eşlik edebilir. Farkındaysak yukarıda belirttiğimiz her şey sadece kişinin konuşma biçiminden ibarettir. Oysa kekemelik dediğimiz şey bunlardan çok daha fazlasını kapsar.
30- Ergenlikle birlikte son pikini yapan kekemelik ergenliğin sonlarından itibaren kişiye özel bir hal alır.

31- Kekemelik alanında çalışan uzmanlar ergen ve yetişkin kekemelerde terapi hedefi belirlerken bazen kekemeliği tamamen geçirmeyi hedeflerlerken bazen de kabul edilebilir düzeyde konuşma akıcılığını hedeflerler. Çünkü kekemeliğin başlangıcının üzerinden geçen süre arttıkça problemin kişide kalıcılığı da artar. Bu yüzden aileler çocuklarının konuşmalarındaki tekrar ve takılmaların kekemelik olduğunu düşündükleri anda geç olmadan bir uzmana başvurmalıdırlar.        28.01.2012


                                                                                            NEVZAT KIYMAZ

Hiç yorum yok: