Yakalamak hususunda özel bir uğraşım olmamakla birlikte rastlarsam hiç değilse senede bir kere yılan yakalayıp onun tatlı soğukluğunu dudaklarımda hissetmek benim için tarifsiz bir duygudur.Geçen yaz ektiğim sebzeleri kontrol ederken çilli bir UZUN GELİN kurumuş otların arasından yavaş yavaş akıyordu.Bir iki dakika uğraştan sonra “uzun gelin ”(*) elimdeydi boynunun arkasından yani saldıramayacak seviyeden, ona zarar vermeden elimde tutuyordum uygun açı ile başının üstünden öpüp tatlı soğukluğunu dudaklarımda hissettikten sonra onu tekrar aldığım yere bıraktım sanki hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edip otların içinde gözden kayboldu.Eğer insanlığın yaratıldığı günden beri insanların zihninde yılanların tehlikeli olduğu yönünde nesilden nesile aktarılan bir tasavvur-önyargı oluşmamış olsaydı yılanlar da tıpkı köpek,kedi gibi evcilleştirilebilir ve insanlarla kardeşçe yaşayabilirlerdi.Bütün problem insanlığın beyninde ilk tarihten beri sun’i olarak oluşturulmuş-olgunlaştırılmış “yılanın tehlikeli olduğu ” tasavvuru-önyargısıdır.Oysa köpekler insanlar için en az yılanlar kadar hatta yılandan daha öldürücü ve tehlikelidir ancak bin yıllar içerisinde insanların beyninde yılanların tehlikeli olduğu fikri kadar köpeklerin de tehlikeli olduğu fikri yerleşmediğinden daha doğrusu “köpek tehlikelidir ama bu kontrollü bir tehlikeliliktir” fikri yerleşmiş olduğundan köpekler insanlarla bir arada yaşayabilmektedir ayrıca yılanlar konusunda insanların önyargılı davranmalarının bir başka sebebi de insanın onları tanımaması-bilmemesi ya da bilmek istememesidir.İnsandaki bu düşünce halk arasında “insan bilmediğinin düşmanıdır” sözü ile ifade edilir.Tarih boyunca insanlar arasındaki husumetlerin çoğu peşin tasavvurlar ve karşılıklı tanımamak-bilmemekten doğmuştur.
(*)Halk arasında yılanı korkutuculuktan çıkartmak amacı ile türetilmiş bir “şirinleştirme” kelimesidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder